Yakın çevremiz bile en sevdiğimiz film/dizi türü hakkında detaylı bilgi sahibi değilken, bir yayın hizmetinin ilgi alanımıza en uygun içerikte film/dizi önerisinde bulunacağını, bundan 5-6 sene öncesine kadar tahmin bile edemezdik. Aynı zamanda dijital müzik platformlarının müzik zevkimize göre playlistler oluşturabileceğini de kestiremezdik. Kişiselleştirilmiş içerikler, tüketiciler tarafından ilgi ile karşılanmış olmalı ki Netflix ve Spotify’ın dünya genelinde kullanıcı sayısı 170 milyonun üzerinde. Fakat günümüzde, yapay zekâ teknolojisi ile birlikte bu gibi kişiselleştirilmiş içeriklerin ve içerik sunumlarının da ötesine geçildi.
Yapay zekâ pazarlama alanında, tüketici verilerinden ve gelişmiş teknolojilerden faydalanarak müşterilerin alışveriş yolculuklarının geliştirilmesini ifade etmektedir. Aynı zamanda pazarlama faaliyetlerine yönelik yatırım getirisini artırmaktadır. 2024 yılında yapay zekâ teknolojisinin pazar payının 191 milyar dolara kadar yükseleceği söz konusu. Yapay zekâ teknolojisinin gelişimine katkıda bulunan teknolojilerden belki de en dikkat çekeni dijital ikizler oldu. Dijital ikizler, ilk olarak 2003 yılında Michigan Üniversitesi Profesörü Michael Grieves tarafından ortaya atılan bir kavram. Bu kavram aynı zamanda dijital ayna, dijital gölge ve sanal avatar şeklinde de isimlendirilmektedir. Dijital ikizler fizikselin dijital kopyasıdır ve sağlık, perakende, otomotiv, sanayi, demir çelik üretimi gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Üretim, tedarik zinciri ve modelleme gibi faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde kullanılan etkili bir yöntemdir.
Araba, uçak ve bina gibi cansız varlıkların dijital kopyaları olabileceği gibi, kişilerin de dijital kopyaları hazırlanabilmektedir. Dijital kopyalarımız, bize ait birçok veri aracılığıyla oluşturulmakta; veri girdilerinin sonuçlarını, tepkilerimiz olarak değerlendirmektedir. Pazarlamada tutundurma faaliyetleri ilk olarak dijital ikizlerimizde denenmektedir. Tıpkı bir simülasyon deneyimi gibi… Dijital ikiz teknolojisinden yararlanan şirketler, tüketicilerin ihtiyaçlarını net bir şekilde tespit edebilmekte; ürün ve hizmetlerin gelişiminde daha spesifik aksiyonlar alabilmektedirler. Aynı zamanda bakım maliyetleri azaltılmakta, üretim süreçleri kolaylaştırılmakta ve çalışan performansı artırılmaktadır. Önde gelen küresel markalar, dijital ikizlerimiz sayesinde, bizi bizden daha iyi tanımaktadır. Örnek olarak Amazon Amerika’da, tüketicilerin hangi ürünü satın alacaklarını önceden tahmin etmekte ve bu ürünü, siparişi bile henüz verilmemişken tüketicilerin adresine göndermektedir. Bir diğer örnek olan Starbucks ise geliştirdiği telefon uygulaması ile dijital ikizlerden faydalanarak tüketicilerin hangi saatte ve hangi Starbucks şubesinde, hangi içeceği satın aldığına dair verileri toplamakta ve böylelikle yerinde ve vaktinde, tüketicilerin ilgisini çekecek bildirimler göndermektedir.
Akademik alanda dijital ikizler ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde ise göze çarpan konulardan birisi, tedarik zincirindeki uygulamalar olmaktadır. Özellikle tarım ürünlerinin taşınmasında çevresel uyaranların sebze ürünlerini nasıl etkileyeceği ile ilgili simülasyonlarda, dijital ikizlerden faydalanılması önerilmektedir. Bu teknoloji sayesinde ihracatçılara, perakendecilere ve müşterilere sanal ortamdan anlık bilgi iletilmektedir. Lojistik kapsamında yapılan çalışmalarda ise ürünlerin en etkili yollar aracılığıyla nihai tüketiciye ulaştırılabilmesi için dijital ikizlere yönelik olarak rota planlamaları yapılmakta, nakliyat sürecinde olası problemler önceden belirlenmekte ve araçların bakım zamanları belirlenmektedir. Aynı zamanda ürün geliştirme faaliyetlerinde; ürünün yaşam döngüsünün tahmin edilmesi, teknik hesaplamalar ve satış hedefleri gibi alanlarda dijital ikizler ön plana çıkmaktadır.
Bu noktada, teknolojik gelişmeleri açıklamayı ve örneklendirmeyi sonlandırmak pek de mümkün değil. Zira her gün yeni bir teknolojik terim ve uygulama ile karşılaşmaktayız. Fakat unutmayalım ki dijital ikizler, sektörde ve akademide henüz yolun başında…
Dilara